26 Haziran 2013 Çarşamba

Ahmet Kaya – Ah Ulan Rıza

Neden hala gelmedi?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama..
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok!
Madara olduk meyhaneye
Ahh eşek kafam benim.
Nasıl da güvendik bu hergeleye?
Gelse balığa çıkacaktık
Ne çekersek kızartıp rakıyla yutacaktık.
Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp,
Enterasan hayellere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta çalıntıdan düşürdük
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti.
Bana beş milyon borç verecekti..
Yoksa O nemrut karısıkaçtı da,
Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık!
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene merdivenden itip
Kırmıştı Rıza’nın bacağını
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya da horlarken Rıza’yı boğacak.
Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama…
Ben olsam vallahi başedemem!
Hele beş tane velet var ki boy boy,
Allah’tan düşmanıma dilemem
Aslında iyi çocuktur Rıza , efendi huyludur.
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder.
Bir keresinde hiç unutmam,
Üç beş zibidi haraca dadandı.
Rıza sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük,
Aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu.
Biz başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener’in maçına iddiaya girer,
Millete az mı yemek ısmarlattık.
Bir tek askerde ayrı düştük.
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu.
Ben se hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
Hep tek tabanca gedim…
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse bunlar derin mevzu..
Anlaşıldı bu herif gelmeyecek
Ufaktan yol alayım.
Anam evde yanlız, şimdi meraktan ölecek.
Gittim, vurdum kafayı yattım.
Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini…
Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp,
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini?!
Vay be Rıza………..
Sonunda sen de düştün Azrail’in peşine!
Dün boşuna günahını almışım.
Ne olur kızma bu kardeşine…
Öğlen kahvede söylediler. Rıza ölmüş! dediler.
Ne kolay söylediler.
Sanki dev bir taş ocağını,
Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler!
Ahh dostum… O kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını,
Senin üzerine nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin!…
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Rakı ısmarlamayacak mısın?
Peki, beni kim kızdıracak?
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza…..
Ne hayallerimiz vardı oysa…
Ne acayip şeyler yapacaktık.
Totoyu bulunca dükkan açıp,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be…
Karıyı boşayıp,
Sıfır bir Mercedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavruyu kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık.
Ah ulan Rıza…….
Bu mahallenin nesini beğanmedin de,
Öte yana taşındın?
Arasıra gıcıklaşırdın ama inan…
Benim en kral arkadaşımdın.
Ulan Rıza….ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt
ederim?
Senden ayrılacağımı sanma…
Birkaç güne kalmaz ben de gelirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder